2. İnsan haklarına ilişkin bir diğer özellik, hakların 'insan onuru'na dayanmasıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin başlangıç bölümünün ilk cümlesinde, 'İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan onurun ve bunların eşit ve devredilmez haklarının tanınması' ifadesine yer verilmiştir. Dolayısıyla insan olmak başlı başına bir değerdir. Bu değerin korunması insan haklarının temel işlevidir. İnsan maddi ve manevi yönüyle bir bütündür. Bu nedenle insan hakları kişinin hem maddi hem de manevi yönünü korur. İnsan onurunu küçültücü, aşağılayıcı muameleler insan haklarının ihlali anlamına gelir.
3. İnsan haklarının bir özelliği de, 'eşit, devredilmez ve vazgeçilmez' haklar olduğudur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 1. maddesi 'onurda ve haklarda eşitlik' kenar başlığı ile, 'Bütün insanların onurları ve hakları bakımından eşit ve özgür' doğduklarına işaret edilmektedir. Eşitlik ilkesinin diğer bir ifadesi ayrımcılık yasağıdır. Bildirgenin 2. maddesinde 'Ayrımsız olarak haklara sahip olma' kenar başlığı ile, 'Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya diğer bir görüş, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya diğer bir statü gibi herhangi bir nedenle ayrım gözetilmeksizin, herkes bu Bildiride yer alan bütün haklara ve özgürlüklere sahiptir' denilmektedir. Ancak hukukta eşitlik fiili eşitlik anlamına gelmez. Hukukta eşitlik kanun önünde eşitlik demektir. Kanun önünde eşitlik ise hukuken aynı durumda olan kişiler arasındaki eşitlik demektir. Dolayısıyla toplumsal yaşamın bir gereği olarak, haklı nedenlerle kişiler arasında farklı muamele yapılabilir. Önemli olan bu farklılıkların oluşmasında, ırk, renk, cinsiyet, dil, din gibi makul ve objektif olmayan nedenlerin kullanılmamasıdır. Yoksa kamu düzeni, kamu yararı, genel ahlak, genel sağlık gibi haklı nedenlerle farklı muameleler yapılması ayrımcılık olmayacağı gibi eşitliğe de aykırı olmaz. Bir örnek vermek gerekirse, devlet kamu personeli alırken, kamu yararını gözeterek ihtiyaç duyduğu kadar personel için ilan vermektedir. Başvuranlar arasında, makul ve objektif bir ölçü koyarak bir sınav yapmaktadır. Bu sınavı kazananlar kamu personeli olmaktadır. Dolayısıyla kamu personeli olanlarla olmayanlar arasında bir farklılık yaratılmış olmakla birlikte, bu farklılık ayrımcılık anlamına gelmediği gibi eşitlik ilkesine de aykırı olmaz. Ancak devlet iş başvurusunda ırk, renk, cinsiyet, din gibi makul ve objektif olmayan nedenler ileri sürerse bu eşitliğe aykırı olmuş olur.
4. İnsan haklarının evrensel olma niteliği, Birleşmiş Milletlerce hazırlanan ilk insan hakları belgesinin adına da yansımıştır. 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen 'İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi' de adı ile insan haklarının evrensel olduğunu hatırlatmaktadır. Bildirgenin içinde 'evrenselliğe' ilişkin ilk vurgunun 'herkesin' bu haklara doğuştan sahip olduğudur. Bildirgenin başlangıcının ilk cümlesi, 'İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğuştan sahip oldukları' haklar şeklinde başlamaktadır. Dolayısıyla insan hakları insanlık ailesinin bütün üyelerine ait haklar olarak evrenseldir. İnsan hakları bölgelere, ülkelere, etnik kimliklere, farklı din mensuplarına göre değişmez. Sadece insan olmak dolayısıyla sahip olunan haklar olduğu için dünyanın her yerinde ve herkes için geçerlidir. Bu gün özellikle uluslar arası insan hakları belgeleri ile, insan hakları dünyanın her yerinde geçerli kılınmaktadır. Bu belgelerle oluşturulan ortak standartlar, taraf ülkelerin hepsinde aynı şekilde uygulanmaktadır.
Hakların Kategorileri
Haklar hakkında düşünmenin birçok yolu vardır. Sık kullanılan bir yolu, hakları üç gruba ayırmaktır :
1. Kişisel ve siyasal haklar: Bunlar 'özgürlüğe-yönelik' haklardır ve bireylerin yaşam hakkını, özgürlük ve güvenlik haklarını; işkence ve esaretten korunmasını; siyasi katılımını; düşünce, fikir, ifade, vicdan ve din özgürlüğünü; örgütlenme ve toplantı özgürlüğünü içerir.
2. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar: Bunlar 'güvenliğe-yönelik' haklardır, konut, sağlık, çalışma ve sendikal haklar ekonomik, sosyal ve kültürel haklar olarak nitelenir.
3. Dayanışma hakları: Bu hak grubu son 20-30 yılda hızla gündeme gelmiştir. Bu haklar arasında, çevre, barış, gelişme, insanlığın ortak mal varlığından yararlanma hakları ve halkların hakları sayılabilir.